Stresle Başa Çıkma Yolları

STRESLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI

Bilim, insanı sosyal yönü, zeka ve yetenekleri gelişmiş bir çeşit hayvan olarak tanımlıyor ve insanın bu özelliklerinin etkisiyle sürekli yaşamını geliştirmek üzere çaba gösterdiğini belirtiyor. Öncelikle hepimiz genel olarak toplumsal yaşamın ve özel olarakta yakın çevremizin sosyal kuralları içerisinde hareket ediyoruz. Ve bu kurallar içerisinde bir yandan arzularımızı gerçekleştirmek için uğraşırken bir yandan da yaşamımızı devam ettirmek, hayatımızı kazanmak için çalışıyoruz.
Bugün uzun yıllar süren medeniyetlerin ardından oldukça karmaşık bir toplum yapısı oluşturduk.Toplum bir çok değişik açıdan kendi içerisinde bölünmüş durumda, kültür, sınıf, meslek bunlardan bazıları.Ve bir kişinin artık sadece bir alanda değil, bu alanların her birinde değişik oranlarda görevleri, sorumlulukları var. Örneğin bir öğrencinin okumakta olduğu öğretim kurumuna karşı yükümlülükleri var.
Yine çalışan bir kişinin kariyerleriyle ilgili istekleri var.Işiyle ilgili sorumlulukları, ailesine karşı maddi manevi yükümlülükleri ve sosyal beklentileri var. Özellikle günümüzde kadınlar hem işleriyle ilgili sorumluluklarını hem anne ve eş olarak üzerlerine düşen zorlu görev ve hem de sosyal ilişkilerine yetişmeye çalışıyorlar.
Dünya ilerleyip nüfus arttıkça herkes yeryüzünde bulunan kısıtlı kaynaklardan yeterince pay almaya çalışıyor. Bu arada insanların, toplumların, devletlerin, ülkelerin istekleri arttıkça artıyor, teknoloji, iletişim araçları da bu istekleri körüklüyor. Kesin sonuç olarak gittikçe artan bir rekabet görüyoruz. Insanlar,  topluluklar, ülkeler arasında, toplumun akla gelebilecek her kesiminde.
SONUÇ-INSANLARIN VE TOPLUMUN ÜZERINDE YÜKSELEN BASKI OLUŞUYOR AMA OYUNUN DEVAM ETMESI LAZIM-
Ve biz işimizi yapmaya, yükümlülüklerimizi yerine getirmeye devam ediyoruz, gerekirse daha da çok uğraşıyoruz. BIZ DEVAM EDIYORUZ, AMA BUNUN MALIYETI NE?
Eğer şu andaki durumu ya da toplumun genel durumunu değerlendirecek olursak, olumlu bir gelişme içinde olmadığını açıkça görüyoruz. Sağlık sorunları, şiddet, suç toplumda hızla çoğalıyor.
BÜTÜN BUNLAR NIYE OLUYOR?
Bugünün insanı artan istekleriyle, yoğun rekabet ortamında bir yandan da işlerin durması ve yoksulluk endişeleriyle artık yenilmiş durumda.Yaptığı işin sonucundan emin olamadan yoğun baskı altında çalışıyor.Bu da kişide baskı ve gerilim ya da alıştığımız tabiriyle “Stres” oluşturuyor. Bugün inkar edemeyeceğimiz bir gerek. Bu gerçekten kaçışta yok. Tek seçeneğimiz onunla baş etmeye çalışmak. Tıp bilimi de baskı ve gerilim sonucunda oluşan sayısız, aynı zamanda ciddi hastalıkların bilincinde.
ÇÖZÜM NE OLABILIR?
Değişik kurumlar bu soruya cevap bulabilmek için var güçleriyle çalışıyorlar.Ve gittikçe ortaya çıkan cevap çözümün insanın kendisini daha iyi tanıma, kendi varlığının bilincine varmaktan geçtiği. Kendi varlığının bilincine varmanın anahtarı ise, kişinin ilgi alanını dış dünyadan kendi iç dünyasına yöneltmesi, fiziksel, duygusal ve ruhsal yapısıyla ilgilenmesi. Insanın kendi varlığının bilincine varması için çok eskiden beri kullanılan yöntemlerden biri “MEDITASYON”. Meditasyon günümüzde gittikçe daha fazla kabul gören yöntem. SAHAJA YOGA MEDITASYON çok gelişmiş ve özel bir meditasyon sistemi, tıp eğitimi görmüş olan “SHRI MATAJI NIRMALA DEVI” tarafından geliştirilmiş ve tanıtılmış. KUNDALINI’nin tekrar çalıştırılmasıyla, YEDI ENERJI MERKEZI’nden geçilerek yükselmesi ve enerji sisteminin en üst noktasına ulaşılması ile tamamlanıyor.KUNDALINI Sanskritçe’deki “kundal”kelimesinden geliyor ve yuvarlak halkalar şeklinde kıvrılmış demek. Kundalini başlangıçtan beri var olan, aktive edilmek için bekleyen bir enerji ve omurga kemiğimizin alt ucundaki üç buçuk halkadan oluşan ve SAKRUM adı verilen üçgen kemiğin içerisinde bulunuyor.Sakrum kemiğinin Latince’de adı “Os Sakrum”. Bu kemiğin vücudun önemli bir bölümü olduğu manasına geliyor.Eski Yunanlılarda bu kemiği “Hieron Osteon”adını vermişler. Shri Mataji’nin değerli yardımlarıyla ve Sahaja Yoga yöntemi sayesinde Kundalini kendiliğinden aktif hale geliyor,uyandırılıyor.
Meditasyon sırasında Kundalini enerjisi yedi enerji merkezini ve kişinin sinir sistemini besliyor,bunun sonucunda da kişi kendi varlığının yüksek bilincine varıyor.
Enerji merkezlerinin Sanskritçe’de “ÇAKRA” adını veriyoruz.
SINIR SISTEMI

ENERJI KANALLARI SINIR SISTEMLERI

SOL ENERJI KANALI                                             SOL SEMPATIK SINIR SISTEMI

SAĞ ENERJI KANALI                                             SAĞ SEMPATIK SINIR SISTEMI

ORTA ENERJI KANALI                                          PARASEMPATIK SINIR SISTEMI
ENERJI MERKEZLERI OPTIK SINIR MERKEZLERI

1.ENERJI MERKEZI                                      PELVIC PLEXUS

2.ENERJI MERKEZI                                     AORTIC PLEXUS

3.ENERJI MERKEZI                                     COELIAC PLEXUS

4.ENERJI MERKEZI                                     CARDIAC PLEXUS

5.ENERJI MERKEZI                                     CERVICAL PLEXUS

6.ENERJI MERKEZI                                     OPTIC CHAISMA

7.ENERJI MERKEZI                                     BEYINDEKI LIMBIK ALAN
Ilk enerji merkezi, omuriliğin dışarısında yer alır ve bize ahlaki değerleri verir, masumiyet, saflık, aydınlık, bilgelik gibi değerleri hayatımıza kazandırır. Vücudun üreme ve boşaltım sistemlerini kontrol eder.
Ikinci enerji merkezi,  bize yaratıcılık gücünü verir. Karaciğerin alt kısmı, bağırsaklar, pankreas, deodenum, böbrekler, uterus ve spleen bu enerji merkezi tarafından kontrol edilir.
Üçüncü enerji merkezi bize tatmin duygusu, huzur, cömertlik, bolluk verir ve eşimizle olan ilişkimizi belirler. Aynı zamanda işimizdeki başarımızı ve gelişmemizi kontrol eder. Fiziksel olarak bu chakra mide, bağırsaklar ve karaciğerin üst kısmından sorumludur.
Dördüncü enerji merkezi,  güven hissini oluşturur ve anne babamızla ilişkilerimizi belirler. Bize gerçek sevginin gücünü verir, güvenlik sağlar ve vücudumuza giren mikroplarla savaşarak antikorları oluşturur. Kalp, akciğerler ve bronşları kontrol eder.
Beşinci enerji merkezi, Bizim vücudumuzun süzgecidir. Ellerimizi, ayaklarımızı, boynumuzu, yüzümüzü, dişlerimizi, ağzımızı, dilimizi, kulaklarımızı, burnumuzu, gözlerimizin dış kısmını kontrol ediyor. Eğer karşımızdaki insanlara hükmetmeye çalışır ve ya onlara kırıcı veya kaba konuşursak veya karşı cinsle saf olmayan ilişkilere girersek, yaptığımız hatalarla yüzleşip düzeltmek yerine suçluluk hissi duyarsak bu enerji merkezi bozulur.
Altıncı enerji merkezi, .Bize affetme gücünü verir. Kundalini enerji merkezini geçtiğinde biz düşüncesiz konumda kendi varlığımızın bilincine ulaşırız. O zaman içinde bulunduğumuz anı yaşayabiliriz ve ego ile süperegonun koşullanmalarının oluşturduğu balonlar küçülür ve Kundalini’nin daha da yükselebilmesi için dar bir geçit açarlar.
Sonuçta ideal davranış tarzı yedi enerji merkezinin her birinin düzgün bir şekilde çalışabilmesini sağlar. Enerji merkezleri ve kanalları ideal davranış tarzından uzaklaştığımız zamanda otonomik Sinir Sistemi devreye girer ve bunun sonucunda üzerimizde baskı ve sıkıntı oluşuyor.

AYDINLANMANIZI ALIN..

Bir cevap yazın