Kuantum Fiziğinde Sahaj Izler

KUANTUM FIZIÄžINDE SAHAJ IZLER

“Gerçek;  zor ,karmaşık,anlaşılmaz değildir,
Gerçek içinizdeki enerjinin tekrar çalışmasıdır,
Bu şekilde,  size ait olanı ve olmayanı hissedebilirsiniz.
Gerçeği yaşıyabilir,hissedebilir ve hayatımıza dahil edebiliriz.”
Shri Mataji

Meditasyon ve bilim iki ayrı öğrenme şeklini temsil etmektedir. Bilim mantığı kullanırken, meditasyon kişinin bireysel iç deneyimine dayanır. Bu iki ayrı yolun birbirleriyle çelişkili olmadığını anlamamızın zamanı gelmiş olmalı. Aksine, birbirlerini tamamlıyorlar. Yani biz bu harika dünyayı bütünlüğü ve tam güzelliğiyle ancak her iki yolu birlikte kullanarak anlayabiliriz.
“Sahaj bilginin kanıtını fizikte de bulabiliriz.
Shri Mataji bir keresinde kişinin meditasyon konumunda deneyimlediği bu içsel enerjinin (vibrasyonlar) quantum teorisi ile açıklanabileceğini söylemiştir.
O halde, quantum objelerinin bazı temel özelliklerini anımsayalım. Iki elementer partikülün (örneğin elektronların) birbirlerine geçmiş konumda olduğunu varsayalım. Quantum fiziğinde bir elektron yalnızca bir partikül değildir, daha ziyade bir dalga fonksiyonu ile tanımlanmış bir dalgadır. Iki birbirine geçmiş elektron tek bir dalga fonksiyonu ile tanımlıdır. Böylece onların özellikleri birbirinden ayrılamaz ve birlikte ele alınmalıdır. Örneğin her bir elektronun dönüşü tek tek bakıldığında tanımsızdır, yalnızca iki elektronlu sistemin toplam dönüşü tanımlıdır. Ancak bir gözlemci bir elektronun dönüşünü ölçerse o zaman tanımlı hale gelir. Iki elektronun toplam dönüşü bilindiğinden, diğer elektronun dönüşü de aynı anda tanımlanmış olur. Bu, iki elektronun arasındaki anlık bir bilgi alışverişi gibidir. Bu olgu Einstein’ın, izafiyet teorisiyle çelişkili gibi görünmektedir, çünkü ona göre anlık bilgi alışverişi bir yana, bilginin ışık hızından daha hızlı yol alması olanaksızdır. Einstein-Podolsky-Rosen paradoksu olarak bilinen bu paradoks, veya konuma bağlı olmayan durum (nonlocality) veya quantum ışınlanma (teleportation) Einstein ile quantum mekaniğinin kurucusu Nils Bohr arasındaki büyük tartışmanın konusu olmuştur [4]. Çoğu bilim adamının Bohr’un yanında yer almasına rağmen, tartışma halen sürmekte ve Physical Review Letters gibi dergilerde çıkmaktadır. Fakat şu anda Bohr lehine çok güçlü kanıtlar toplanmış durumdadır [5-7]. Öyleyse bu paradoksun çözümü nedir? Aslında, Bohr’un quantum mekaniğine göre, birbirine geçmiş iki elektron aslında iki partikül değil, tek bir dalga fonksiyonuyla tanımlanmış bir varlıktır. Iki ayrı elektronun arasında bilgi alışverişinin olmamasının nedeni aslında iki ayrı elektronun varolmamasıdır, gerçekte varolan tek obje tek bir dalga fonksiyonudur. Ve bizim bu dalga fonksiyonunu iki ayrı elektron gibi görmemizin tek nedeni bizim algılayışımızın sınırlı oluşudur. Öyleyse bu iki “ayrı” elektron birbirlerinden milyonlarca ışık yılı uzaklıkta bile olsalar, onlar hala tek bir varlığın bütünlüğünün bir parçasıdırlar. Ama şimdi bütün evreni ele alalım. O, Big Bang’den sonra tek bir nebuladan oluşmuştu. O halde Evren’deki bütün elementer partiküller, çok karmaşık da olsa (nasıl ki bir nükleer reaksiyon sonucu birbirine geçmiş iki elektron tek bir dalga fonksiyonuyla tanımlanıyor), tek bir dalga fonksiyonu ile tarif edilmelidir. Fakat buradan çıkan doğal sonuç şudur ki, Evren’deki bütün elementer partiküller esasında Bütün’ün parçasıdırlar. Ve biz bir partikülü etkilediğimizde Evrendeki her bir partikül bunu anında hissedecektir, yani bütün Evren bunu hissedecektir. Bunu farketmemiz elbette ki, bu global dalga fonksiyonunun son derece karmaşık yapısından dolayı çok zordur ama bu zorluk gerçeği değiştirmez.
Ve bu gerçek, Evrendeki herşeyin bir ve bütün olduğunu söyleyen meditasyon gerçekliğiyle büyük benzerlik içermektedir.Meditasyon konumundaki bir kişi de kendisinin bütünün parçası olduğunu hisseder, ve bu gerçekten de çok mutluluk veren bir konumdur. O halde meditasyon esnasında, kişi kendi merkezi sinir sistemi üzerinde bilinmeyen, ancak günümüzde quantum fiziği tarafından keşfedilmekte olan en derin gizlerini hissedebilir.
Şimdi quantum kimyasından bir başka örneği ele alalım. Herbir enerji merkezine karşılık gelen bir element vardır. Birinci enerji merkezinin elementi karbondur. Karbon atomunun elektron yapısına bir bakalım. Valans elektronlarının dalga fonksiyonunun oluşumuna (yani bu fonksiyonun maksimal yüksekliğinin çizgilerine) farklı yönlerden bakıldığında, Eski yazıtlarda birinci enerji merkezi ile ilişkili olan farklı sembolleri görmemiz şaşırtıcıdır Böylece birinci enerji merkezinın dört kalitesi olan saflığı, masumiyeti, bilgeliği ve neşeyi simgeleyen Swastika’yı görebiliriz. Başka bir açıdan bakıldığında elektron bulutları Omkara gibi görünmaktedir – varoluşun simgesi, o da birinci enerji merkezinden başlar. Benzerlik gerçekten çarpıcıdır! Insan bu benzerlik karşısında ancak, eski devirlerdeki bilginlerin nasıl olup da bu içsel bilgiyi meditasyonlarında doğrudan hissedebilecek kadar derinleştiklerini düşünebilir.

Bir cevap yazın